az önce lego oynarken yaş günüme sadece 1 hafta kaldığını farkettim. 35. yaş günüme bir hafta…
yedi veya sekiz yaşımda annemin müzik zevkine tabiyken “atilla atasoy” adında bir adamı dinliyordum. bu adamın 35 yaş ile ilgili bir şarkısı vardı, şarkıyı internette hiç bir kaynaktan bulamadım ama şarkı 35 yaşında hala aklı başına gelmemiş birini anlatıyordu. o zaman 35 yaşında olmanın hayalini kurmuştum. istediğim şeyleri dün gibi hatırlıyorum, çünkü onları ilk el yazımla annemin günlüğüne yazmıştım.
“35 yaşına gelince bir bakkalımın olsun, bahçemde ağaçlarımın olsun, bir sürü oyuncağım ve video oyunum olsun, çok havalı biri olayım kimse beni üzemesin”
bakalım 35 yaşımda neler başarmışım;
bakkal yok ama içindeki her şey evde var. tik.
bahçemde ağaçlarım hatta altında hayvanlarım var. tik.
bir sürü oyuncağım ve video oyunum var. hatta 2 metre ayım bile var. tik!
çok havalı kimsenin üzemediği biri olmak ??
havalı kısmı belki biraz ama kimsenin üzemediği biri olma kısmı pek tutmadı sanırım. hiç üzülmeyeceğimi düşündüğüm şeyler bile beni o kadar üzdü ki.
ama bugün yeniden yazmayı öğrenmeye başladım. belki de yeni şeyler yazma, yeni hayaller kurma vaktim gelmiştir. onları da yeni el yazımla yazarım. hatta belki üzülmemeyi de öğrenirim bu sefer.
hayatıma hep anlam kattı, onun için yaptığım bu şey bile bana yaşam gücü veriyor.
olay kaşıkta değil o kaşığa hayat verende…
sevgilerle,
çocuk kalpli.