becca, haftasonları onun gözünün önünde olmamı istiyor, ben de hep bir yolunu bulup, kaçıyorum. dün onlarda kalmama rağmen, bugün, evde video oyunu oynayacağım diye kaçtım. akşam gelip alacağım, diye bıraktı sabah eve. eşim ile çok kötü tartıştılar, ben geçtiğimiz pazartesi, okula arabayla gidince. arabamı da aldı elimden. o kullanıyor şu an. kendisininkini de benim garajıma çekti. deli ya. aklı başında, bir tane insan yok hayatımda.
sackboy oynayacağım tüm gün…
zamanlar yine silinmiş durumda. rüya kısmında da, aynı haftada, ya kucağındaydım, ya kalesine kapattı ya da, kalbine yatırdı. bir gece kalesine kapattığında, ne kadar zamandır, orada olduğumu hatırlayamayacak kadar kaldım. adımı ve hayatımı hatırlayamayacak kadar. sanki tüm hayatım, orasıymış ve ben hep, orada yaşamışım gibi hissediyordum. öyle olunca, oradan çıkardı beni, iyileşmem için kalbine götürdü. orada benimle uyudu.
çok kısa konuştuk ya da hatırlamıyorum. adım, hangi köprüde kilitli? sen söyle, ben bulamam, dünyanın her yerine gitin, kaçamıyorum ben böyle diyerek dalga geçtim. o da evveliyatını anlattı. meğer, çok uzun yıllar önce, ruhumu kaçırmış benim…
yazılarımı da yeniden okuma şansı buluyorum. esaretimin kilometre taşları, adım adım karşıma çıkıyor sürekli.
eski bloglarımdan bazılarını, geri alıyorum, çünkü çok emek verdim, düşününce delirecekmiş gibi oluyorum.
gel dese, gelirdim zaten. bu zahmetli yola, neden girilmiş ki?
çocuk kalpli