bu kadar para harcayıp, nasıl bu kadar kötü planlar içinde bulduk kendimizi anlayamıyorum. şehrin merkezinde, zar zor kalacak yer bulduk. ilk 2 gün, sadece konaklama ve oradan oraya, araba sürmekle geçti. hike’ı seviyorum ama arka koltukta, yanımda ufak bir buzdolabı varken, geriliyorum. ayağım altında da, yok su artıma cihazı, yok botlar, yok telsizler. eşimin babası 2 gün önceden, taşıyacak çantana ne koyacaksın diye sormaya başladı. ne önemli olay! bugün zaten düşmüştüm. bana hiç bulaşma, marshall bana yardım eder, dedim kızarak.
yarın, eşimle 30.000 feet’e tırmanmadığıma pişman olacağım. bu adamla 10.000 feet daha zor geliyor. bir saniye çenesi durmuyor bu adamın. bir an önce shadow lake’e tırmansak da, herkes kendi kulübesine yerleşse, yemekten yemeğe görüşsek diye bakıyorum.
doktorum, benim için bu gezinin, iyi olacağını söylemişti. ben akıl hastanesine yatmak istemiştim hayallerimde. farkettim de, aslında öyle bir yere gidiyorum. sadece 5-6 kabinin olduğu, doğada uzun yürüyüşler dışında yapacak bir şeyin olmadığı, sürekli uyumalık bir yer. telefon ve iletişim yok. yatıyorum aslında. tam da zamanında yatıyorum.
evet mi cevaplarına, sürekli hayır alarak, sona geldim. gidip kendimi gömeceğim, shadow lake’e tırmandığımda.
aslında farkettim de. konu bunun dışında, 1-2 haftadır sadece kötü gidiyor kreşte. o da lead olduğum için. genel olarak mutlu bir yaz geçiriyorum. en iyi yazlarımdan biri hatta. ağustos, anlamadan geldi kapıya. ağustos’tan sonra, yaz değil bizim için. özellikle bundan sonrası, çok önemli. çok az kaldı ve sonrasında zor bir kış bekliyor beni.
bazı şeyler olmamış olabilir…
ne yapalım olmadı. 3,5 yıl. dile kolay. kim dayanırdı ki bunca zaman?
ben yaptım ve bu şekilde artık yapamıyorum.
bu kadar basit.
çocuk kalpli