bu sabah uyandığımda, maceralar insanı olduğumu fark ettim. bu yıl ile ilgili planlar çoktan yapılmıştı ama gelecek sene, maceralar olacaktı. mesela bir şehre gönüllü gidecektim. orada 1-2 ay kalacaktım. birinin peşinden gitmek için değildi ama çıksa fena da olmazdı ama yaşam tutkum, aynı yerde kalmayı sevmiyordu.
bugün simon adam geliyordu ve ben kreşten duygusal olarak uzaklaşmıştım. bu ayının arkasından bakın sözlerime ise, sadece simon adam ve ailesi icabet etmişti. bu yazıyı yazar yazmaz, onlara patates salatası ve bisküvili pasta yapacağım. bisküvili pastaya deli oluyor buradaki insanlar. katların arasına bol puding koyduğunuzda, farklı bir şeye dönüşüyor.
3 iş teklifi ile aynı anda ilgileniyorum. görüşüyoruz. şu ana kadar sadece ymca’den iyi dönüş alamadım. biraz salaklığımdan. gittim öteki kurumda yaşadığım sıkıntıları anlattım. tutamadım kendimi ama onlar da hep tuzak sorular sordular.
çok sorun değil zaten. iş kıtlığı gibi bir şey söz konusu değil. en az veren bile, eski işimden daha çok veriyor. daha değiştirilecek onda iş ve yer varken, şu an yaşadığım mutsuzluk anlamsızdı.
hayat ne yeni başlıyor ne de bitiyordu.
ps: dünyadaki en büyük mutsuzluk, uhrevi alemde yaşanan en büyük mutluluğa bile tercih edilir. yoksa dünyada ayık insan kalmazdı zaten. herkes uyurdu.
çocuk kalpli